Foto Galeri
Bir Babanın En Acı Anı
Önünde durduğumuz dükkânın sahibi meğerse bize kulak misafiri olmuş kızım yurda gitmeden hemen önce.
Benim durumumu fark etmiş. Ellerimi boş ceplerime sokup çıkarışımdan yanımda para olmadığını anlamış.
Kızımın ezilip büzülmesine de pek içerlemiş. Onun da o yaşlarda bir kızı varmış. Baba yüreği birbirine benzer işte.
Daha fazla dayanamamış yanıma gelmek istemiş. Yanıma geldiği gibi de bana hemen kızımı geri çağırmamı söylemişti.
Şaşkınlık içinde adamın yüzüne bakarken elindeki yüz lirayı avucuma koymuş, koş hadi, git kızını çağır da parasız gönderme demişti.
Gitmeden de beni kolumdan tutmuş, arka cebimde kalmış, unutmuşum gibi tatlı bir bahane bile söylemişti.
O sevinçle kızımın arkasından yetişmiş yurdun kapısında tutmuştum. Kızımın yüzü hala asıktı. Onu bir dakikacık gelmesi için çağırdım. Sonra yüz lirayı arka cebimde unutmuşum diyerek uzattım.
Kızım yurda girerken dünyanın en mutlu insanıydı sanki. Sadece o mu? Ben de dünyanın o an en mutlu adamıydım.
Bu elbette o esnaf abinin sayesindeydi. Hemen koşup teşekkür ettim yakın zamanda borcumu ödeyeceğimi söyledim.
O bana bunun borç olmadığını güzel kızıma üniversite hediyesi olduğunu söyledi. Gözlerim bunları duyunca ıslanmıştı.
Allah razı olsun deyip uzaklaşmıştım o gün oradan ama sonradan öğrendiğim bazı şeyler beni hayretler içinde bırakmıştı.
Yazının devamını okumak için gçrsele t.klayarak ilerleyiniz.