Foto Galeri
Anne Olacağını Duyduğu Gün, Kocası Tarafından Aldatıldığını Öğrenen Bir Kadın...
İzin günüm. Evde pijamalarımla oturup kitap sayfaları arasında kendi hikayemi arıyor, boşalan kahve kupaları arasında kendimi kaybediyorum.
Sonra bir mesaj...
Telefonumun çalmasına pek alışık olmadığım için titreme sesine irkiliyorum önce. Sonra uzun süre aklımdan çıkmayacak olan o üç kelimeyi okuyorum.
"Korkma, ben varım" yazıyor mesajda.
Önce anlamıyorum. Bir daha okuyorum, bir daha, bir daha... Gönderen numara kayıtlı değil telefonumda, demek ki tanımıyorum. "Kim olabilir?" sorusu beynimi kemiriyor dakikalarca. O dakikalar günlere yayılacak, henüz bilmiyorum.
Aklımdan bir sürü senaryo geçiyor. Tabii umutsuz bir romantik olduğumdan aklıma ilk gelen İstanbul’daki çocuk oluyor. Ama daha geçtiğimiz haftalarda onun asla umurunda olmadığımı, kalbinin başkasına ait olduğunu en acımasız şekilde öğrenmiştim.
"O olamaz" diyorum kendi kendime, "Nereden bulsun benim telefonumu? Hadi buldu diyelim, neden böyle bir şey yazsın?" Ama kendime bile yalan söyleyemiyorum.
Çünkü sonunda işkenceyi uzatan o umut galip geliyor. Çünkü umut her gün tekrarlanan bir intihar biçimi. Her günün sonunda kendini öldürdüğün ve her sabah hayata yeniden kaldığın yerden devam ettiğin bir intihar.
Ben de yine kendimi öldürüyor, mesaj atanın o olduğuna iyiden iyiye inanmaya başlıyorum.
Aradan kırk beş dakika geçip kendimi hala telefon ekranına bakar halde bulduğum anda dayanamayıp "Kimsiniz?" yazıyorum.
Cevap yok. Yarım saat geçiyor, bir saat, koca bir akşamüstü ve hayatımın tüm akşamlarından daha karanlık olan upuzun bir akşam... Cevap yok.
Mesaj gelmeyen telefonumun ekranına bakarak uyuyakalıyorum.
Ertesi gün... Mesaim öğlen başlıyor. Hala aklımda dün gelen o esrarengiz mesaj var. Evden çıkıp kafeye gitmeden önce kendimi cesaretlendirip dün deneyip deneyip vazgeçtiğim şeyi yapıyorum. Bana mesaj atan numarayı arıyorum.
Uzun uzun çalıyor. Kimse açmıyor.
DEVAMINI OKUMAK İÇİN GÖRSELE T|KLAYARAK İLERLEYİNİZ